Ergenlik dönemi, bireyin fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak hızla değiştiği, kimlik gelişiminin yoğun şekilde yaşandığı bir süreçtir. Bu dönem, birçok genç için duygusal dalgalanmalarla doludur. Bu duygularla başa çıkmakta zorlanan bazı ergenlerde, kendine zarar verme davranışı görülebilir. Cilt çizme, yakma, kendini çimdikleme gibi fiziksel zarar verme eylemleri, çoğunlukla dışa vurulamayan duyguların bir ifadesi olarak ortaya çıkar.
Ergenlerde kendine zarar verme davranışı tek bir nedene bağlı değildir. Genellikle birden fazla psikolojik ve çevresel faktörün birleşimi bu davranışları tetikler:
Ebeveynlerin ve öğretmenlerin bu davranışı erken fark etmesi önemlidir. Kendine zarar veren gençler genellikle bedenlerinin belirli bölgelerini gizler, uzun kollu kıyafetler giyer ve yalnız kalmayı tercih ederler. Ayrıca:
Ergenin çevresiyle kurduğu bağlar, bu süreçte büyük önem taşır. Ailelerin yargılayıcı değil, destekleyici ve anlayışlı bir tutum sergilemesi gerekir. Açık iletişim ortamı yaratmak, gencin duygularını ifade etmesine imkân tanımak ve çözüm odaklı yaklaşmak bu davranışların azalmasına yardımcı olur.
Kendine zarar verme davranışı, çoğu zaman derin psikolojik sıkıntıların bir dışavurumudur. Bu nedenle aşağıdaki durumlarda mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır:
Psikolojik destek sürecinde bilişsel davranışçı terapi (BDT), duygu düzenleme teknikleri ve aile terapisi gibi yöntemler sıkça kullanılır. Ergenin iç dünyasını anlamak, duygularını sağlıklı bir şekilde ifade etmesini sağlamak ve stresle başa çıkma becerilerini geliştirmek terapinin temel hedeflerindendir. Bu süreçte ailenin sürece aktif katılımı da önemlidir.