Otizm Spektrum Bozukluğu, sosyal iletişimde güçlük, tekrarlayıcı davranışlar ve sınırlı ilgi alanları ile karakterize edilen nörogelişimsel bir durumdur. “Spektrum” ifadesi, bu durumun her bireyde farklı şiddet ve biçimlerde görülebileceğini anlatır. Erken yaşta fark edilmesi, çocuğa uygun destekleyici yaklaşımların geliştirilmesini sağlar ve gelişim sürecine olumlu katkı sunar.
Otizm belirtileri genellikle 2-3 yaş civarında fark edilir. Ancak bazı çocuklarda belirtiler daha erken dönemde gözlemlenebilir. Göz teması kurmama, ismine tepki vermeme, sosyal etkileşimde bulunmama gibi erken işaretler, ebeveynler tarafından fark edildiğinde erken tanı açısından çocuk psikiyatri uzmanı desteği almak büyük önem taşır.
Erken tanı, erken müdahale için çok önemlidir. Düzenli gelişim taramaları ile risk altındaki çocuklar erken dönemde belirlenebilir. Her çocuğun gelişim hızı farklı olabilir, ancak sosyal iletişim ve etkileşimde belirgin gecikmeler varsa uzman değerlendirmesi önemlidir. Bazı durumlar (örn. dil gecikmesi) OSB ile karıştırılabilir, bu nedenle kapsamlı bir çocuk psikiyatristi değerlendirmesi gereklidir.
Otizm Spektrum Bozukluğu'nun (OSB) en önemli belirtileri iki ana kategoride toplanabilir:
Her otizmli bireyde tüm belirtiler aynı şiddette görülmez ve belirtilerin yoğunluğu bireyden bireye değişiklik gösterir. Otizm spektrum bozukluğu "spektrum" olarak adlandırılır çünkü belirtilerin şiddeti hafiften ağıra kadar geniş bir yelpazede dağılım gösterir.
Tanı süreci; çocuğun gelişim öyküsünün değerlendirilmesi, ebeveyn ve öğretmen görüşmeleri, gözlem ve çeşitli değerlendirme araçlarının birlikte kullanılmasıyla gerçekleştirilir. Bu süreçte çocuğun yaşı ve gelişim düzeyine uygun şekilde yapılan gözlemler önemlidir. Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) tanı süreci kapsamlı ve çok disiplinli bir yaklaşım gerektirir. Ayrıntılı gelişimsel öykü, tıbbi değerlendirme, gerekirse genetik, metabolik ve nörolojik değerlendirmeler yapılır. Farklı ortamlarda çocuğun davranışları gözlemlenir. Tanıyı güçlendirmek için otizm tanısında altın standart olan ADOS-2 değerlendirme aracı kullanılır.
İdeal olarak, otizm için erken müdahale programları tanıdan hemen sonra, mümkünse 3 yaşından önce başlamalıdır. Ancak tanı yaşı ne olursa olsun, müdahaleye başlamak her zaman faydalıdır. Otizmde erken müdahale, çocuğun gelişimsel yörüngesini olumlu yönde değiştirme potansiyeline sahiptir ve uzun vadeli gelişimsel sonuçları iyileştirmek için kritik öneme sahiptir. Otizm tanısı alan çocuklar için erken yaşta başlanan destekleyici çalışmalar, gelişim potansiyelinin en üst düzeyde kullanılmasına olanak tanır. Dil ve iletişim becerilerinin desteklenmesi, sosyal uyumun artırılması ve günlük yaşam becerilerinin kazandırılması açısından erken müdahale büyük fark yaratır.
Otizm yalnızca çocuğu değil, aynı zamanda aile sistemini de etkileyen bir durumdur. Bu nedenle ailelere yönelik bilgilendirme, duygusal destek ve yönlendirme sürecin önemli bir parçasıdır. Aile içindeki sağlıklı iletişim, çocuğun gelişimine doğrudan katkı sunar.
Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocuklara yönelik uygulanan destekleyici yaklaşımlar, çocuğun bireysel ihtiyaçlarına göre belirlenir. Bu yaklaşımlar arasında şunlar yer alabilir:
Tüm bu yöntemler, çocuğun günlük yaşamla daha uyumlu hale gelmesini ve potansiyelini kullanmasını hedefler. Unutulmamalıdır ki her çocuk farklıdır ve her çocuğa özel bir yol izlenmesi gerekir.
Dr. Cansın Ceylan, Lüleburgaz'da otizm spektrum bozukluğu (OSB) tanısı ve tedavisinde uzmanlaşmış bir çocuk ve genç psikiyatri uzmanıdır. Otizm, bireylerin sosyal etkileşim, iletişim ve davranışsal tepkilerde zorluk yaşadığı bir gelişimsel bozukluktur. Dr. Ceylan, her bireyin özgün ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş tedavi planları ve terapi yöntemleri sunarak, otizm spektrum bozukluğu olan çocukların yaşam kalitesini artırmaya yönelik çalışmalar yapmaktadır. Lüleburgaz'daki muayenehanesinde, aile desteği ve uzman görüşleriyle birlikte çocukların sağlıklı bir gelişim süreci geçirmeleri için kapsamlı bir tedavi süreci uygular. Dr. Ceylan, çocukların iletişim becerilerini geliştirmelerine, sosyal etkileşimde daha başarılı olmalarına ve günlük yaşam becerilerini güçlendirmelerine yardımcı olur.